17 Mart 2025

Caesar ve Rubicon: Geri dönülemez yolun başlangıcı

Güncel siyasi tartışmalarla gündeme gelen “Rubicon’u geçmek” ifadesi zaman içinde dönüşü olmayan adımlar atmayı simgeleyen bir metafor hâline geldi. Cesur kararların sonuçlarını ve tarihî olayların öngörülemezliğini hatırlatan bir deyim olarak da günümüze ulaştı. Peki Caesar, Rubicon’u nasıl geçti?

Antik tarihte Iulius Caesar’ın MÖ 49 yılında Rubicon Nehri’ni geçişi kadar büyük bir öneme sahip olan çok az olay vardır. Ordusunu küçük bir İtalyan nehrinin ötesine götürmesi gibi basit görünen bu eylem, nihayetinde Roma Cumhuriyeti’ni Roma İmparatorluğu’na dönüştürecek bir iç savaşı tetikledi. "Rubicon’u geçmek" ifadesi o zamandan beri geri dönüşü olmayan bir karar almak anlamına gelir. Roma’da Rubicon Nehri’ni geçmek ise oldukça ciddi bir meseledir. Roma'yı ele geçirmek, yani darbe yapmak isteyen komutanlar, ilk eylem olarak bulundukları karargâhtan çıkarak Rubicon Nehri’ni geçerler. Bu artık geri dönüşü olmayan bir yoldur ki kararlarından vazgeçseler bile cezalandırılacaklardır. O yüzden Rubicon'u geçerken iki kere düşünmeleri gerekir.

Peki Caesar nasıl oldu da tereddüt etmeden Rubicon’u geçti? Bu olayın önemini tam olarak anlamak için siyasi bağlamı, Caesar’ın motivasyonlarını, doğrudan sonuçlarını ve uzun vadede Roma ile dünya üzerindeki etkisini incelemek gereklidir.

Caesar’ın iktidara yükselişi sırasında Roma Cumhuriyeti derin bir siyasi istikrarsızlık içindeydi. Aristokrat optimates kliği tarafından kontrol edilen Senato, halkın çıkarlarını savunmayı amaçlayan (ama yine de aristokrat olan) populares ile bir güç mücadelesine girmişti. Pompeius ve Crassus ile birlikte Birinci Triumvirlik’in bir üyesi olan Caesar, özellikle Galya’daki askerî fetihleriyle büyük popülerlik kazanmıştı. Ancak MÖ 53’te Crassus’un ölümü ve Senato ile ittifak kuran Pompeius ile Caesar arasındaki artan gerilim, bu ittifakın sona ermesine yol açtı.

MÖ 50 yılında Pompeius’un etkisi altındaki Senato, Caesar’a ordusunu terhis etmesini ve Roma’ya sıradan bir vatandaş olarak dönmesini emretti. Bu emir, Caesar’ın siyasi kariyeri ve kişisel güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturuyordu; çünkü düşmanları tarafından yargılanma riskiyle karşı karşıya kalacaktı. Bu ültimatom karşısında Caesar, boyun eğmek ya da isyan etmek arasında bir seçim yapmak zorundaydı.

Rubicon Nehri, Caesar’ın fethettiği ve valilik yaptığı Galya (günümüz Fransa) ile İtalya’nın resmî sınırını oluşturuyordu. Roma yasaları, generallerin Senato’nun izni olmadan lejyonlarını İtalya’ya sokmasını yasaklıyordu. Zira bu, savaş ilanı anlamına gelirdi. MÖ 10-11 Ocak 49 gecesi, Caesar kaderini belirleyen kararını verdi. Suetonius ve Plutarkhos gibi sonraki dönemde yaşamış yazarlara göre, ordusunu nehirden geçirirken ünlü “Alea iacta est” (“Zar atıldı”) sözlerini söylediği rivayet edilir.

Bu hareket, Senato ve Pompeius’a açık bir savaş ilanıydı. Caesar bu kararı hafife almadı. Rubicon’u bir kez geçtiğinde geri dönüşün olmayacağını biliyordu. Bu, onun askerî yeteneğine, askerlerinin sadakatine ve Roma halkı arasındaki geniş çaplı desteğine dayanan hesaplanmış bir riskti. Caesar’ın Roma’ya yürüyüşü, senatodaki optimates kliği arasında paniğe yol açtı. Pompeius ve birçok senatör, doğuda toparlanıp Caesar’ı yenebileceklerine inanarak şehirden kaçtı. Sonraki dört yıl boyunca Caesar, Pompeius ve müttefiklerine karşı başarılı bir savaş yürüttü ve MÖ 48’de Pharsalos Muharebesi’nde kesin bir zafer kazandı. Pompeius, Mısır’a kaçtı, ancak orada öldürüldü.

Zaferin ardından gelen imparatorluk

Zaferinin ardından Caesar gücünü tamamen pekiştirdi, diktatör ilan edildi ve bir dizi reform başlattı. Ancak artan otoritesi ve kendisini kral ilan edeceğine dair algılar, MÖ 44’ün Mart ayında suikasta uğramasına yol açtı. Ölümü Cumhuriyet’i eski hâline döndürmedi; aksine, onun evlatlık varisi Octavianus’un (sonradan Augustus adını alacak) yükselişine ve Roma’nın ilk imparatoru olmasına zemin hazırladı.

Rubicon’u geçmek, Roma Cumhuriyeti’nin sonunun başlangıcını simgeliyordu. Bu olay, Cumhuriyet’in güçlü generallerin hırslarını yönetmedeki yetersizliğini ve siyasi sistemdeki derin bölünmeleri gözler önüne serdi. Caesar’ın cesur hareketi, gelecekteki liderlerin askerî güç kullanarak iktidarı ele geçirmesi için bir emsal oluşturdu ve Roma’nın yönetim yapısını kökten değiştirdi.

Tarihî etkisinin ötesinde, "Rubicon’u geçmek" ifadesi geri dönüşü olmayan adımlar atmayı simgeleyen bir metafor hâline geldi. Cesur kararların sonuçlarını ve tarihî olayların öngörülemezliğini hatırlatan bir deyim olarak günümüze kadar ulaştı.

Sonuç olarak, Iulius Caesar’ın Rubicon’u geçişi sadece askerî bir isyan hareketi değil, Roma tarihini yeniden şekillendiren ve dünya üzerinde kalıcı bir iz bırakan bir dönüm noktasıydı. Bu olayı anlamak, güç, hırs ve siyasi kurumların kırılgan doğası hakkında daha derin bir bakış açısı kazanmamıza yardımcı olur.

Podcast

19 December 2023
Doç. Dr. Hasan T. Kerimoğlu
Darbeler, İhanetler ve İsyanlar
28:19
0:01

Url kopyalanmıştır...